Köy enstitüleri, 17 Nisan 1940 tarihinde kuruldu. Kuruluşunun üzerinden 82 yıl geçse de ezberciliği reddeden, özgür, aktif yurttaşlar yetiştirmeyi hedefleyen bu kurumlar günümüzde hâlâ hatırlanıyor.
Yazı: Funda Gül
Köy enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihinde kuruldu. O dönemin Milli Eğitim Bakanı ve şair Can Yücel’in de babası olan Hasan Ali Yücel ile İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un büyük emekleriyle var oldu ve bir döneme imza attı. Yetiştirdiği insanlarla hala konuşulan bir başarı hikâyesiydi

Eğitmen kursları açılıyor
İsmail Hakkı Tonguç, bu konuda araştırma yapmak için görevlendiriliyor. Araştırmalar sonucunda ve Mustafa Kemal’in önerisiyle askerliğini başarıyla yapmış çavuş ve onbaşıların çok kısa sürede altı aylık kurslardan geçirilerek köylerde eğitmenlik yapacak şekilde yetiştirilmesi projesi başlıyor.
Kız öğrencilere pozitif ayrımcılık
Köy enstitüleri aynı zamanda pozitif ayrımcı olarak tanımlanıyor. O dönemde kız öğrenci bulmak çok zor. Ülkedeki o ilk kız öğrencileri okula göndermek için İsmail Hakkı Tonguç’un bir genelgesi var. Genelgede “Yanında bir kız öğrenci getiren erkek öğrenci, enstitülere sınavsız kabul ediliyor” bilgisini veriyor.
O dönem okumak için bilmedikleri illere, ilçelere giden köy çocukları günümüz öğrencileri kadar şanslı değil. Onları hazır binalar beklemiyor. En azından ilk yıllarda. Yemekhaneleri, yatakhaneleri, sınıfları kendileri inşa ediyorlar.

Öğretmenler köylerin her şeyiydi
Köy enstitüsü öğrencileri pedagoji eğitimi alırken aynı zamanda demirci, yapıcı ya da marangozluk eğitimi de alıyordu.
Artvinli Nevzat da okulu bitirince öğretmen oluyor. Türkiye’nin en doğusunda köy enstitüsü olarak başladığı ama zaman içinde ilköğretmen okuluna dönüştürülen Kars’taki okulundan mezun olup önce köyünde sonra Türkiye’nin en batısındaki illerden birinde, İstanbul’un Silivri ilçesindeki bir dağ köyü okulunda öğretmenliğe başlıyor. Başka köy çocuklarını yetiştirmek üzere. Ama yaptığı iş öğretmenlikle sınırlı kalmıyor tabii: “Okuldan arta kalan zamanlarda köyün işleriyle uğraşırdım. Köyün muhasebecesi, sağlık görevlisi, her şeyi bendim. Başı sıkışan bana gelirdi. Köyün içme suyu şebekesini yeniledik. Köylülerin odunları satabilmesi için kantar yapılması gerekti. Mühendisler inşaat için 70 bin lira istedi. Çok geldi. Köylüler ve muhtar rica etti. Projeyi de ben çizdim. Mimar da oldum yani…” (1)
Sanatla, müzikle tanışan çocuklar
Öte yandan köy enstitülerinde okuyan öğrenciler ilk kez klasiklerle tanışıyor. “Hasan Ali Yücel döneminde açılan tercüme bürosunda tercüme edilen 490 klasiğin en çok okunduğu yerler köy enstitüleridir. Eğitim sisteminde müzik aleti çalma zorunluluğu var. Bütün köy enstitülüler bir enstrüman çalmıştır. Bütün köy enstitülüler mutlaka o kitap okuma tartışma saatlerinde kitaplar okumuşlar, özetler çıkarmışlar, enstitülerde yayınlamışlardır. Halk oyunları ilk kez köy enstitüleri eğitim sisteminde yer almıştır. Köy enstitülerinde derslerin yüzde 50’si kültür dersleri yani Türkçe, matematik, fizik, kimya; yüzde 25’i tarım dersleri, uygulamalı; yüzde 25’i zanaat dersleri demircilik, yapıcılık, marangozluktu. Köy enstitüleri tümüyle uygulamalı eğitim yapan eğitim kurumlarıydı.
1946 yılına kadar 20 köy Enstitüsü kuruldu. 1947’de 21’incisi.
Peki, sonra neden kapatıldı?
Bu konuda birçok tartışma olsa da Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş göre “CHP içindeki dengeler değişiyor. 1940’lı yılların başında CHP’de ilericiler ve hümanistlerin egemenliği var. 46-47’de ise CHP içerisindeki sağ bir grubun, tutucu, muhafazakar, ırkçı bir grubun yönetime gelmesi var. Dolayısıyla fotoğraf değişiyor. Dünyadaki dengeler de değişiyor bu arada. Türkiye’nin NATO’ya girme yolculuğu. Sovyetler Birliği olayı. Oradaki aydınlanma hareketi, insanlaşma, özgürleşme hareketini tehdit olarak algılayan bir feodal toplum yapısı ve dış dinamiklerin etkisi ve bu süreçteki etkileriyle CHP. İsmet İnönü artık köy enstitülerinin arkasında durmamaya başlıyor. Yücel’in ve Tonguç’un görevden ayrılmasına adeta göz yumuyor. Ve bu arada köy enstitülerindeki sistemi değiştirmeye başlıyorlar. Köy enstitüleri demokratik eğitim kurumuydu. Öğrencinin yönetime katıldığı bir eğitim kurumuydu. Bunu kaldırıyorlar. Kitap okuma tartışma saatlerini ortadan kaldırıyorlar. 1950 yılında da köy enstitülerindeki karma eğitime son veriliyor. Erkekler ayrı bir yere, kızlar ayrı enstitülere gönderiliyor. 1954 yılında Demokrat Parti döneminde köy enstitüleri ilköğretmen okullarına dönüştürülüyor.” (2)
Kısaca 1954 yılında Adanen Menderes’in başbakanlığı döneminde ülke tarihine aydınlanmaya ışık olan Köy Enstitüleri kapatılıyor. Günümüz de ise artık neredeyse köylerde okul bulunmamaktadır taşıma sistem ile öğrenciler kasabalara, ilçelere taşınmaktadır.
Bilinçlimi yapılmıştır bilemem ama ucra köylere aydın okunmuş insanların gitmesinin önü kesilmiştir.
KÖY ENSTİTÜSÜ
Köy enstitüsü, Türkiye’de ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılan okul türü. Tamamen Türkiye’ye özgü olan bu eğitim projesini 28 Aralık 1938 tarihinde milli eğitim bakanı olan Hasan Âli Yücel bizzat yönetti
Türkiye’de köy enstitüsü fikri ilk kez Amerikalı eğitim filozofu John Dewey tarafından savunuldu. Dewey, özellikle kırsal bölgelerdeki okulların toplum yaşam merkezi haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’de okulun yerel koşullara uyarlanması sorunu eğitim felsefesinin özünü oluşturuyordu. Köy Enstitüleri, John Dewey’in iş ve eğitimi birleştirme fikrini yerine getirmek için tasarlanmıştır. Mezunların aynı anda hem okul öğretmenleri hem de toplumun eğitmeni olması bekleniyordu. Öğrenciler aslında kendi okullarını, evlerini, kışlalarını, iş yerlerini vb. inşa ettiler ve birlikte yaparak ve yaşayarak üretim ile eğitimi kaynaştırdılar.
Kuruluşu
Neredeyse tüm Anadolu’nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak, dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün himayesinde, Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç’un çabalarıyla köylerden ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kuruldular. Geleneksel öğretmen okullarında yetişmiş öğretmenler için köylerde öğretmenlik yapmak, istenerek yapılacak bir görevden çok zorunluluk olarak algılanıyordu. Gönüllü ve özverili öğretmenlerin sayısı azdı. Oysa okuma yazma oranı Cumhuriyet ilk kurulduğu yıllarda %5 bile değildi. Bunun yanında nüfusun %80’lik bölümü köylerde yaşıyordu. Köy Enstitüleri’nin kurulması ve yaygınlaşması konusunda pedagoji uzmanı Halil Fikret Kanad’ın önemli çalışmaları vardı. Kanad, zorunluluktan değil özveriyle öğrenci yetiştirecek köye göre öğretmen fikrini savunmuştu.
1940 yılından başlayarak, tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Ensititüleri açıldı. Türkiye’de seçilen şehirlerden uzak ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmıştı. Öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretecekti. Öğretmenler gittiği yörelerde bilinmeyen tarım türlerini de köylülere öğretecekti. Kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için, iş içinde eğitim ilkesi tatbik ediliyordu. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Derslerin %50’lik bölümü temel örgün eğitim konularını içeriyordu. Geri kalanı ise uygulamalı eğitimdi.
Genel bilgiler
1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti.
Köy Enstitüsü uygulaması Hasan Âli Yücel’in 1946’da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılmasına değin devam etmiştir. Hasan Âli Yücel’den sonra Milli Eğitim Bakanı Olan Reşat Şemsettin Sirer zamanında Köy Öğretmen Okullarına dönüştürülmüştür. Bu okullar da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954’te kapatılmıştır.] Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy enstitülerinde 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti. Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmişlerdir.
Kaynak: (1)- (2) Başak Sezen DW.com makale